Avrupa Birliği Desteği ve Alman Kalkınma Bankası aracılığıyla yürütülmekte olan Kriz Zamanlarında Herkes İçin Eğitim I&II Projesi’nin Adıyaman ve Diyarbakır’da yapımı tamamlanma aşamasına gelinen 3 okulunun geçici kabulü yapılması için denetimler yapıldı.

Geçici kabul çalışmaları; Milli Eğitim Bakanlığı İnşaat ve Emlak Dairesi Başkanlığımız bünyesinde görev yapan Proje Uygulama Birimi uzmanları tarafından gerçekleştirildi. 

Sözleşme ile taahhüt altına alınan işin sözleşme içeriği, sözleşme eki, projeler, detaylar, teknik şartnameler, analizler ve standartlara uygun olarak yapılıp yapılmadığını titizlikle sürdürdüğü denetlemelere müteahhit ve müşavir firma yetkilileri de eşlik etti.

Geçici kabulde bizzat bulunan Yapı İşleri Daire Başkanı ve Proje Direktörümüz Fatih Mehmet ORUÇ; “Geçici kabul aşamasına gelen ilk betonarme okullarımızda kabul süreçlerini hızla tamamlayacağız ve bu okullarımızı hizmete alacağız. Yakın zamanda bu bahçede çocuklarımızın koştuğunu, sınıflarımızda öğretmenlerimizin ders verdiğini ve geleceğin inşa edildiğini hep birlikte göreceğiz” diyerek geçici kabul aşamasında eğitime hazır hale gelecek okullarımız hakkındaki görüşlerini belirtti.

Denetim sırasında tespit edilen sorunların yüklenici firmaya bildirilmesi ve imalatların eksiksiz olarak tamamlanması amacıyla Proje Uygulama Birimi süreç takibini titizlikle sürdürmektedir. Geçici kabul sürecinde tespit edilen eksikliklerin tamamlanmasının ardından okulların en kısa sürede çocuklarımızın kullanımına açılması için çalışmalar devam etmektedir.

 

Avrupa Birliği mali desteği ve Alman Kalkınma Bankası aracılığıyla İnşaat ve Emlak Dairesi Başkanlığımız tarafından uygulanacak 100 Milyon Avro bütçeye sahip Kriz Zamanlarında Herkes İçin Eğitim III Projesi için imzalar atıldı.

Milli Eğitim Bakanlığı Başöğretmen Toplantı Salonunda yapılan imza törenine, Milli Eğitim Bakan Yardımcımız Sayın Mustafa SAFRAN, Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian BERGER, Alman Kalkınma Bankası (KFW) Avrupa ve Asya’dan Sorumlu Yönetim Komitesi Üyesi Stephan OPITZ, İnşaat ve Emlak Dairesi Başkanımız Umut GÜR ve çok sayıda üst düzey yetkili katıldı.

İmza töreninde konuşan Bakan Yardımcımız Mustafa SAFRAN, eğitim altyapımızın güçlendirilmesine önemli bir katkı sunması beklenen, yenilikçi okul tasarımlarına ve okul öncesi eğitime odaklı bu yepyeni projenin imza töreninde birlikte olmaktan mutluluk duyduğunu dile getirerek sözlerine başladı.

 

 

SAFRAN, bugün imza altına alınan Kriz Zamanlarında Herkes İçin Eğitim III Projesi’nin AB – Türkiye işbirliğinde yeni bir adım sayılacağını ve halen devam etmekte olan projelere 220 okul inşasına 180 yeni okul ve 1 halk eğitim merkezinin ilave edileceğini belirtti.

Bakan Yardımcımız Mustafa SAFRAN sözlerine, “180 yeni okulun 170’i okul öncesi eğitim tesisi, kalan 10 tanesi ise ilkokul veya ortaokul olarak planlanmaktadır.. Kriz Zamanlarında Herkes İçin Eğitim III Projesi’nin de başlamasıyla İnşaat ve Emlak Dairemiz tarafından yürütülen eğitim altyapısı projelerinin toplam bedeli 575 milyon Avro’ya yükselmiştir. Bu projeler vasıtasıyla inşa edilen okul sayımız 220’den 401’e, kapsama alınan öğrenci sayısı ise 160 Bin’den 190 Bin’e çıkarılacaktır” diyerek devam etti.

 

 

“Kriz Zamanlarında Herkes İçin Eğitim III Projesi devam eden diğer projelerimiz ile tamamlayıcı bir yaklaşımla hayata geçiriliyor.”

Kriz Zamanlarında Herkes İçin Eğitim III Projesi’nin odağının okul öncesi eğitim olduğuna vurgu yapan Bakan Yardımcısı SAFRAN, “Bugün, Suriyelilerle ilgili yapmış olduğumuz projeler sonucunda okullaşma ortalaması çağ nüfusundaki Suriyeli çocuklarda  %62’ye ulaşmıştır.  İlkokul çağı açısından okullaşma oranı %96 iken okul öncesi 5 yaş grubunda ise %33’tür. Bu rakamlar okul öncesi yaş grubunda okullaşmanın arttırılmasını gerekli kılmaktadır. Dolayısıyla uygulamaya başlanacak yeni projemizde okul öncesi eğitime önem vermemizin sebebi, çocukların okul öncesinden ilköğretime geçerek eğitimlerine ara vermeden devam etmelerini sağlamaktır.” dedi.

“İnşa edilecek 10 pilot okulda enerji verimliliği ve “Yeşil Okul” yaklaşımı başta olmak üzere çok sayıda yenilikçi yaklaşıma imza atacağız.”

Yeni inşa edilecek okullarda enerji verimliliği ve “Yeşil Okul” konseptlerinin öne çıkmasıyla Milli Eğitim Bakanlığımızın 2023 vizyonuna okul perspektifinden yeni bir yaklaşımla katkıda bulunmayı düşündüklerini belirten Bakan Yardımcımız SAFRAN, “Eğitim altyapısında yatırımların temel hedefi tüm çocuklarımızı okullaştırmaktır. Proje ve okul öncesi eğitim altyapısında sunacağımız katkı bu açıdan bizler için çok önemlidir.” diyerek sözlerine devam etti.

“Mali destekler ile ortaya konan yatırım Suriye krizinin ardından göç sebebiyle oluşan eğitim altyapısı ihtiyacının halen çok altındadır”

Bakan Yardımcımız SAFRAN, “Avrupa Birliği ile Milli Eğitim alanında oluşturduğumuz iş birliğinin yeni projelerle öteye taşınması mutluluk vericidir. Ancak unutulmamalıdır ki bugün imza altına alınan projeyle ulaşılan 401 okulluk yatırım Suriyelere eğitim alanında ihtiyaç duyuluna yatırım ihtiyacının çok çok altındadır” diyerek sözlerini noktaladı.

“Okuryazarlık, sefaletten umutlara giden bir köprüdür.” (Kofi ANNAN)

“Yapılması gereken çok fazla şey olduğunun farkındayız” diyerek sözlerine başlayan Alman Kalkınma Bankası Yönetim Komitesi Üyesi Stephan OPITZ, her bir çocuk eğitimle buluşana, okuma yazma öğrenene kadar bu çabanın devam etmesi gerektiğini belirtti. OPITZ konuşmasına Kofi ANNAN’ın “Okuryazarlık, sefaletten umutlara giden bir köprüdür” sözünü alıntılayarak devam etti.

Milli Eğitim Bakanlığı’na göstermiş oldukları gayret ve sunmuş oldukları çabadan dolayı teşekkürlerini sunan OPITZ, Kriz Zamanlarında Herkes İçin Eğitim III Projesi kapmasında en iyi neticeleri elde edip Türk ve Suriyeli çocuklara ellerinden gelen bütün faydayı sağlamayı ümit ettiğini belirtti.

“Bir kuşağın daha kayıp olmaması için yaklaşık 1,5 Milyar Avro’luk fon eğitime ayrıldı.”

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Christian BERGER anlaşmanın imzalandığı günün eğitim öğretimin başladığı haftaya yakın bir tarih olmasından duyduğu memnuniyetle konuşmasına başladı. BERGER sözlerine; “İlk baştan itibaren siz Türkiye olarak biz ise Avrupa Birliği olarak hiçbir çocuğun eğitimin dışında kalmaması için elimizden gelen gayreti beraber sürdürmekteyiz. Siz, biz ve Birleşmiş Milletler bir kere daha kayıp bir kuşağı kaldıramayacağımız ve buna izin veremeyeceğimiz gerçeği üzerine mutabakat kurduk. İşte bu sebeptendir ki Türkiye’de yürüttüğümüz mültecilerle alakalı programlarda eğitim her zaman önceliğimiz oldu. Bu çerçevede yaklaşık 1,5 Milyar Avro eğitime ayrıldı. Bugün imzalayacağımız anlaşma yapı işlerine yani işin somut kısmına girecek” diyerek devam etti.

Türkiye’deki en güçlü ortaklarının Milli Eğitim Bakanlığı olduğunu vurgulayan BERGER, tüm katılımcıların huzurunda bir kez daha Milli Eğitim Bakanlığı’na teşekkür edip Projenin emin ellerde olduğunu bildiklerini belirterek sözlerini noktaladı.

Kriz Zamanlarında Herkes İçin Eğitim III Projesi imza töreni tüm taraflarca anlaşma metinlerinin imzalanmasının ardından fotoğraf çekimiyle son buldu.

 

Avrupa Birliği Desteği ve Dünya Bankası aracılığıyla yürütülmekte olan Eğitim Altyapısının Güçlendirilmesi Projesi’nin Adana’da yapımı tamamlanma aşamasına gelinen “6 Adet Okul Yapım İşi” geçici kabulü yapılması için denetimler yapıldı.

Geçici kabul denetimi çalışmaları; Milli Eğitim Bakanlığı İnşaat ve Emlak Dairesi Başkanlığımız bünyesinde görev yapan Proje Uygulama Birimi personelleri tarafından gerçekleştirilmiş olmakla birlikte Adana Valisi Sayın Mahmut DEMİRTAŞ da denetim çalışmalarını yerinde takip etti. 

Vali Mahmut Demirtaş, “Ülkemizin kalkınması ve sanayileşmesinde en etkili temel taşlarından olan eğitime daha fazla kaynak ayıran ve genç nesillerimize modern şekilde donatılan eğitim öğretim yuvaları kazandıran devletimize ve hükümetimize ziyaretlerimiz vesilesiyle bir kez daha teşekkür ediyorum.” dedi

Sözleşme ile taahhüt altına alınan işin sözleşme içeriği, sözleşme eki, projeler, detaylar, teknik şartnameler, analizler ve standartlara uygun olarak yapılıp yapılmadığını titizlikle sürdürdüğü denetlemelere müteahhit ve müşavir firma yetkilileri de eşlik etti.  Denetim sırasında tespit edilen sorunların yüklenici firmaya bildirilmesi ve imalatların eksiksiz olarak tamamlanmasını isteyen Proje Uygulama Birimi sürecin takibini titizlikle sürdürüyor.

 

 

 

 

 

 

 

Geçici kabul sürecinde tespit edilen eksikliklerin tamamlanmasının ardından okulların en kısa sürede çocuklarımızın kullanımına açılması için çalışmalar devam etmektedir.

 

 

Kriz Zamanlarında Herkes İçin Eğitim I&II ve Eğitim Alt Yapısının Güçlendirilmesi Projeleri kapmasında 60 prefabrik ve 160 betonarme olmak üzere toplam 220 okul inşa edilmesi ve okulların yapımı tamamlandığında 159.600 öğrencilik ek kapasite oluşturulması hedeflenmektedir.

Proje başlangıç tarihinden günümüze kadar gelen sürede 48 okulun inşası tamamlanarak eğitime hazır hale getirilmiştir. Tamamlanan okullarımız 2019-2020 eğitim öğretim döneminin başlaması ile birlikte il müdürlüklerimiz uhdesinde hizmete girecektir.

İnşaatı devam eden okullarımızın ise mümkün olan en kısa sürede hizmete açılabilmesi için çalışmalar tüm hızıyla devam etmektedir.

Kriz Zamanlarında Herkes İçin Eğitim I&II ve Eğitim Alt Yapısının Güçlendirilmesi Projelerinin amacı; Suriye krizi sonrasında yoğun göç alan bölgelerdeki eğitim altyapısını yeni okullar inşa etmek suretiyle güçlendirmektir. İnşa edilen okulların tüm ekipman ve tefrişatı da projeler kapsamında sağlanmaktadır.

Mevcut projelerimize ek olarak önümüzdeki günlerde uygulamaya geçecek Kriz Zamanlarında Herkes İçin Eğitim III Projesi ile de okul öncesi ağırlıklı olmak üzere 181 eğitim tesisinin daha yapımına başlanacaktır. Böylece inşa edilecek toplam eğitim tesisi sayısı 501’e ve üretilen ek kapasite 192.460 öğrenciye yükselecektir.

İnşa edilen okullarımız ayrım gözetmeksizin tüm çocuklarımızın kullanımına açıktır. Yeni eğitim öğretim sezonunda tüm çocuklarımıza başarılar dileriz.

Kriz Zamanlarında Herkes İçin Eğitim I&II projeleri kapsamında Adana Çukurova şantiyesinde Demir Ustası olarak çalışan Mahzar PİRAL, “hayattaki tek bağımlılığım” olarak nitelendirdiği kitap okuma alışkanlığını hiçbir zaman bırakmamış. Maddi zorluklar ve hayat şartları nedeniyle ortaokul sonrasında eğitimine devam edemeyen PİRAL için okumak insana bambaşka bir dünyanın kapılarını aralayan bir aktivite.

Hayatının büyük bir bölümünü Pasta Ustası olarak geçiren 59 yaşındaki Mazhar PİRAL geçirdiği bir hastalık sonrası mesleği pastacılığı bırakmak zorunda kalarak baba mesleği olan demir ustalığına geçiş yapmış.

Yaklaşık 10 yıldır demir ustalığı yapan PİRAL, şantiyedeki herkesin çocukları yeni okuluna kavuşturabilmek için çalıştığını vurguladı.

Sözlerine “Hayatta okumak kadar güzel bir şey yok, bir şey öğrenmek istiyorsan okuyarak öğreneceksin. Kimsenin öğretmesiyle değil. Kendi temelini kendin atacaksın, okuyacaksın! Senin okuyarak öğrendiğin şeyi kimse sana öğretemez, bin kişi de söylese sen okuduğuna inanırsın” diyerek devam eden PİRAL;

“Gözünle dilinle okuduğun şey beynine yazılır, kayıtta kalır “

“Okumak her yönden faydalıdır”  diyerek sözlerini noktaladı.

 

Röportaj Videosunu izlemek için buraya tıklayınız. Mazhar PİRAL Diyor ki !

Kriz Zamanlarında Herkes İçin Eğitim I&II Projeleri kapsamında inşa edilen 163 okulun 60 tanesi prefabrik (çelik konstruksiyon) okul olarak tasarlandı.

İnşa edilen 60 prefabrik okulun 10 tanesi, Suriye göçü sonrası oluşturulan kamp alanlarında planlandı. Krize acil müdahale amacıyla tercih edilen prefabrik okullar 4 ay gibi kısa bir sürede inşa edilebilme özelliğine sahip. Prefabrik okullarımız sayesinde kamp alanlarında eğitim çağındaki bir çok çocuğumuz eğitimine devam edebilme fırsatı buldu.

Suriye krizi ile başlayan göç dalgasından en çok etkilenen illerimizden birisi de Adana oldu. Adana’da kurulan Sarıçam Kamp Alanı’nda halen yaklaşık 35.000 Geçici Koruma Altındaki Suriyeli barınmaktadır. Bu bölgeye yapılan ve 1 yıldır faaliyet gösteren 2 adet 23 derslikli prefabrik okulumuz ile kampta hayatını sürdürmekte olan çocuklarımıza okul yolu da açılmış oldu.

Avrupa Birliği mali desteği ve Dünya Bankası aracılığında Milli Eğitim Bakanlığı İnşaat ve Emlak Dairesi Başkanlığı tarafından yürütülmekte olan Eğitim Altyapısının Güçlendirilmesi Projesi kapsamında 57 okul inşa edilmektedir.

Bu okullardan biri de Kilis’te bir yapı alanında ilk olma özelliği taşıyan “Bilim ve Sanat Merkezi”dir.

Bilim ve Sanat Merkezi; öğrencilerin yaratıcılığınıve problemlere farklı yaklaşım ve çözüm bulma becerilerini geliştirecek, yetişkinlik dönemlerindeki şartlara hazırlayacak nitelikte bireyler yetiştirmeye yönelik tasarlanmış bir eğitim tesisi olma özelliğini taşıyor.

Bilimin ve sanatın farklı alanlarında birçok öğrenciye hizmet verecek olan bu kurum, laboratuvarlar, stüdyolar ve özel dizayn edilmiş odalarıyla öğrencilerine uygun standartları sağlamayı amaçlıyor.

Kilis’in Şıhabdullah Mahallesinde yapılan Bilim ve Sanat Merkezinin 2019-2020 eğitim öğretim sezonunda hizmete açılması için çalışmalar tüm hızıyla devam ediyor.

“Eğitim Altyapısının Güçlendirilmesi” ile “Kriz Zamanlarında Herkes İçin Eğitim I&II” Projelerinin Yönlendirme Komitesi toplantısı 29 Nisan 2019 tarihinde Ankara Swissotel gerçekleştirildi. Toplantıda, 475 milyon Avro’luk okul yatırımının öngörüldüğü Projelerin uygulama süreçlerine ilişkin tüm detaylar katılımcılara aktarıldı ve önümüzdeki dönemde yapılacak faaliyetler detaylı istişare edildi.

“Göçmen çocuklarımızın okullaşması ve eğitime erişimini bu alandaki politikalarımızın merkezine almalıyız”

Toplantı açılış konuşmasını yapan Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Sayın Reha DENEMEÇ; eğitim odaklı projelerin FRiT fonu içerisinde önemli bir bütçesel ağırlığa sahip olduğunu belirtti ve özellikle eğitim altyapısına yönelik çalışmaların meyvelerini almaya başladığımız bir döneme girildiğini işaret etti.

Türkiye’nin, göçmen çocukların okullaşması ve tüm çocukların eğitime erişimi için gerekli eğitim altyapısının sağlanması konularını birinci öncelik olarak ele alarak, bu alandaki sorumluluğunu yerine getirdiğini belirten DENEMEÇ Avrupa Birliğinin de destek mekanizmaları ve önümüzdeki dönemdeki önceliklerinde eğitim konusunu merkeze almaya devam etmesi gerektiğini ifade etti.

“Eğitim altyapısı ihtiyacımız çağ nüfusu ve okullaşmaya bağlı şekilde artarak devam edecek” 

Halen ülkemizde bulunan Geçici Koruma altındaki Suriyeli çağ nüfusu genel okullaşma oranının %62,5 olduğunu belirten DENEMEÇ, ilkokul seviyesindeki okullaşmanın %91 olması ve okul öncesi çağ nüfusunun yaklaşık 561.000 çocuğu kapsaması sebebiyle önümüzdeki yıllarda göçmenlerin eğitim sistemimizdeki ağırlığına ve yeni altyapı yatırımlarına ihtiyacın artacağına vurgu yaptı.

Bu çerçevede altyapı yatırım süreleri de ele alındığında uluslararası destek ve işbirliği yaklaşımı içerisinde artan ihtiyaca yönelik hızlı reaksiyon vermenin önemini ortaya koyan Reha DENEMEÇ “Mevcut desteğin 5 katı kadar okula ihtiyacımız olduğunu belirtmekte fayda görüyorum. Eğitim altyapısı yatırımlarının okullaşma çabalarına doğrudan katkısı olduğundan ve bu yatırımlar için ciddi kaynak ihtiyacından hareketle uluslararası toplumun sürece daha fazla katkı sunması gerektiğini vurgulamak istiyorum” dedi.

“Tün çocuklarımıza benzer koşullarda en iyi eğitimi vermek için çalışıyoruz”

Krizin ilk zamanlarında çocukların okullaşma oranlarına odaklanıldığını ve başta okul yatırımları olmak üzere Milli Eğitim Yatırım Programının buna göre şekillendiğini belirten Reha DENEMEÇ halihazırda eğitim sistemine dahil ettiğimiz göçmen çocuk sayısının bir çok Avrupa ülkesinin çağ nüfusunun üstünde olduğunun altını çizdi. Göçmen çocukların dil gelişimi ve entegrasyonları için, eğitim hizmetinin, Türk vatandaşı çocuklar ile aynı okullarda, aynı sıralarda ve aynı sınıf ortamı içinde sağlandığını belirten Bakan Yardımcımız konunun Avrupa Birliği vatandaşlarına tüm yönleriyle en iyi şekilde anlatılması gerektiğini söyledi.

 

Yönlendirme Komitesi toplantısının uygulama sürecinde kurumlar arasındaki diyalog ortamı ile koordinasyonun gelişmesine katkı sunduğunu belirten Reha DENEMEÇ toplantıya katılan tüm temsilcilerin azami katkısı ile iyi uygulamalara imza atılacağını vurgulayarak sözlerini sonlandırdı.

Proje Uygulama Birimine teşekkür ederek sözlerine başlayan Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu FRiT Bölüm Başkanı Emma CLUA; kritik konular, çalışmaların kapsamı, bugüne kadar yapılan ve geriye kalan işleri görmüş olma konusundaki memnuniyetini dile getirdi.

“Yapılan Çalışmaları Uluslararası Topluma En İyi Şekilde Aktarmalıyız” 

Her iki projede de görünürlük faaliyetlerinin önem arz ettiğini ifade eden CLUA “Avrupa Birliği üye devletleri ve birliğin kendisi için yapılanların görünürlüğü gerçekten çok önemli. Yapılan çalışmaları uluslararası topluma en iyi şekilde aktarmalıyız. Çünkü hem üye devletler hem de toplum bu finans aracına katkıda bulunuyor. Proje kapsamında şimdiye kadar yapılan açılış seremonileri, seminerler, basın çalışmaları konunun tüm taraflara anlatımına çok katkı sundu. Tüm yurttaşlar açısından eğitim sektöründe bu finansmanın kullanıldığının görünür olmasını önemsiyoruz.”  dedi.

 

“Eğitim, Temel Önceliklerimiz Arasında Olmaya Devam Edecek”

Göçmenlerin eğitimi konusunun, Avrupa Birliğinin, mali imkanların kullanımı açısından, temel öncelikleri arasında olmaya devam edeceğini vurgulayan Emma CLUA çocukların okula dahil edilmesi ve altyapı yatırımları için halihazırda yaklaşık 1 milyar Avro’luk kaynak sağlandığını belirtti. Eldeki finans aracının eğitim konusundaki tüm ihtiyacı karşılayamayacak olduğunun farkında olduklarını kaydeden Emma CLUA projelerin ilk döneminde izleme değerlendirme açısından alınan geri bildirimler ve ihtiyaçların yeni dönemde yapılacaklar ile ilgili karar vermede önemli bir girdi sağladığını söyledi. Yeni dönem için halihazırda okullaşmaya katkı sunan PIKTES projesi için 400 milyon Avro tutarındaki sözleşmelerin imzalandığını ve eğitim altyapısına yönelik olarak geliştirilen 100 milyon Avro bütçeli projelerin ise onay aşamasında olduğunu söyleyen Emma CLUA çalışmaların zaman içinde genişletileceğini sözlerine ekledi.

“Uluslararası İşbirliğine Çok Önem Veriyoruz”

Toplantıda katılımcılara sunum yapan İnşaat ve Emlak Dairesi Başkanı Umut GÜR, projelerin fon yapısı, harcama performansı ve okul inşaatlarındaki mevcut ilerleme seviyeleri hakkında detaylı bilgileri aktardı. Proje uygulamasında performans göstergelerini baz alan yaklaşımın önemini vurgulayan GÜR 2019 yılı itibarıyla beklenen harcama performansına yaklaşıldığını belirterek;

“Yapılan işin büyüklüğü, işin kapsamı, içeriği düşünüldüğünde, birçok şeyi tek başımıza yürütemeyiz. Sahada bir tek biz yokuz, uluslararası finans kuruluşlarımıza da çok önem veriyoruz” diyerek ortak karar gerektiren konuların olduğuna vurgu yaptı.

 

“Performans Göstergeleri Temelli Bir İzleme Yaklaşımına Sahibiz”

Projelerin gerek saha uygulamaları gerekse yönetim anlayışı açısından anahtar performans göstergeleri temelinde izlendiğini belirten Umut GÜR, içinde bulunduğumuz dönemde gerçekleşen ihale sayısı, sözleşmeye bağlanan tutar, yapı takvimine uygunluk, ödeme performansı gibi stratejik alanların varlığının yanında İş sağlığı ve güvenliği, müşavir performansı gibi spesifik alanları da içeren çok boyutlu bir yönetim gerçekleştirildiğini söyledi.

“Değişen Şartlar İçin Manevra Kabiliyeti Güçlü Bir Yapı Oluşturmak Gayretindeyiz”

Projelerin uygulanma sürecinde gerek ekonomik koşullar gerekse nüfus dinamikleri, bölgesel ihtiyaçlar gibi çok sayıda yerel veya ulusal parametre bulunduğunun altını çizen GÜR sahadaki muazzam ihtiyacı en hızlı şekilde karşılamaya çalıştıklarını ve yoldaki aksaklıkların üstesinden hızla gelebilecek bir yönetim sistemi oluşturduklarını vurguladı.

Sunumun devamını gerçekleştiren Proje Direktörü Fatih Mehmet ORUÇ; ihale ve sözleşme adetleri, ortalama hakediş ödeme süreleri, ihale tenzilat oranları, iş sağlığı ve güvenliği uygulamaları, yüklenici performansları ve saha denetim bulguları hakkında alınan önlemlere değindi.

Projenin sözleşme takibi ve ödeme süreçlerine de vurgu yapan Fatih Mehmet ORUÇ yüklenicilerin hakediş onay süreçlerinin 14,5 günde tamamlandığını sözlerine ekledi.

Proje ekibinin sahada yoğun bir çalışma yürüttüğü ve projenin başından beri toplam 1.050 insan-gün ve aylık ortalama 50 insan-günlük saha denetim performansına ulaşıldığını anlatan ORUÇ iş sağlığı ve güvenliği konusunda Bakanlığın ve uygulama paydaşlarının özenli tutumuna dikkat çekti.

“Projede Çalışan Her İşçinin Çalışma Güvenliği Birinci Önceliğimiz”

Projedeki inşaat faaliyetlerinde kaza sıklık ortalamasının 2,88 seviyelerinde gerçekleştiğini söyleyen Proje Direktörü proje genelinde hiç ölümlü kaza yaşanmadığının altını çizdi. Projenin başından beri iş sağlığı ve güvenliğinin Bakanlığın sahadaki birinci önceliği olduğunu belirten ORUÇ, İş Sağlığı ve Güvenliği standartlarının önümüzdeki dönemde daha yukarı çekilmesi için çalışmaların sürdürüleceğini sözlerine ekledi.

“Tüm Saha Denetim Bulgularına Aynı Hassasiyetle Yaklaşıyoruz”

Sunumunda uluslararası kuruluşlar tarafından yapılan saha denetimlerinde yer alan bulgular ve alınan önlemleri tek tek anlatan Fatih Mehmet ORUÇ “Denetim bulguları arasında ayrım yapmaksızın tüm bulgulara aynı ciddiyet ve önlem bilinciyle yaklaşıyoruz” dedi. Bu noktada saha denetimlerinin hem uluslararası kurumlar hem de Bakanlık açısından önemli bir kontrol mekanizması olduğunu söyleyen ORUÇ, hem Yüklenici hem de Müşavirlerin yüksek kalitede iş üretmeye azami dikkat göstermesinin sağlıklı bir uygulama süreci açısından kritik olduğunu belirtti.

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Dünya Bankası, Alman Kalkınma Bankasının Temsilcileri ve Proje Uygulama Biriminin yanında; T.C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, Bakanlığımız ilgili Genel Müdürlüklerinin de söz aldığı toplantıda projenin her bir bileşeni ve uygulama detayları üzerinde görüş alışverişi gerçekleştirildi. Yönlendirme Komitesi Toplantısı, katılımcıların dilek ve temennilerinin alınmasının ardından sona erdi.

Projemiz kapsamında organize edilen Uluslararası Göç ve Eğitim Konferansı 18-19 Nisan 2019’da İstanbul’da icra edildi. Konferansımıza 14 ülkeden 300’den fazla uzman katılım gösterdi.
Yapılan konferansta katılımcılarla göç ve eğitim kavramlarının dünya genelindeki çok sayıda bilimsel araştırmaları paylaşıldı.

 

Konferans açılışında konuşan Milli Eğitim Bakan Yardımcımız Sn. Reha DENEMEÇ; projenin Suriyeli çocukların okullarına, ailelerin ise topluma tutunmasına vesile olduğunu ifade etti.

Ortaokul ve lise yaş gruplarında okullaşma oranının sırasıyla yüzde 55 ve yüzde 24’lerde olduğunu anlatan Reha DENEMEÇ, bu grupta halen ulaşılamayan yaklaşık 390 bin çocuk bulunduğunu dile getirdi.

Konferansın 2. etkinlik gününde Milli Eğitim Bakanlığı İnşaat ve Emlak Dairesi Yapı İşleri Daire Başkanı Fatih Mehmet ORUÇ, Kriz Zamanlarında Herkes İçin Eğitim I&II, Eğitim Altyapısının Güçlendirilmesi ve Temiz Enerji Projelerinin tüm somut çıktılarını hedef kitleye aktardı. Projelerin çıkış noktalarından başlayarak tüm aşamalarını gözler önüne seren Fatih Mehmet ORUÇ, projelerin bugünkü yansımalarını da ifade etti.

Konuşmasında; proje yatırım miktarları, uygulama illeri, çevre ve sosyal yönetim çerçevesi, iş sağlığı ve güvenliği, karşılanan ihtiyaç oranları, uygulama takvimleri ve süreçleri gibi konulara da parmak basan Fatih Mehmet ORUÇ, sunumunu projenin bir sonraki aşamalarına değinerek bitirdi.
Şiir dinletilerinin ve halk oyunları gösterisinin de yer aldığı kapanış etkinliği Uluslararası Göç ve Eğitim Konferansı Plaket takdimleri ile son buldu.

Eğitim Altyapısının Güçlendirilmesi ve Kriz Zamanlarında Herkes İçin Eğitim I&II Projeleri kapsamında yapılacak 156 betonarme ve 64 prefabrik okulların bir kısmının inşası tamamlanarak eğitim öğretime açıldı.

Yeni okullar ve özledikleri eğitim ortamlarına kavuşan çocuklarımız için 2018-2019 eğitim öğretim yılının ilk yarısını geride bıraktığımız bu günde kullanıma alınan 13 okulumuzda karne heyecanı yaşandı.

Karne almanın heyecanı ve okula yeniden kavuşmanın mutluluğu gözlerinden okunan çocuklarımız için projelerin ehemmiyeti bir kez daha akıllara gelirken, çocukların sevincine veliler ve öğretmenler de ortak oldular.

Hem Geçici Koruma Altındaki Suriyeli hem de Türk çocuklarımız aynı eğitim yuvasında ilk karne duygusunu beraber paylaştılar.

 

Düzenlenen karne törenlerinde ikinci eğitim öğretim yılının da öğrenciler için başarılı bir dönem olması temennileriyle ilk eğitim öğretim sezonuna ara verildi.

Projelerimiz kapsamında saha çalışmaları süren veya inşaları devam eden okullar için de eğitim öğretim faaliyetlerine geçiş için gün sayılıyor. Yeni dönemin başlaması ile beraber mevcutta faaliyete giren 13 okula ek olarak 12 okulun daha öğrencilerimizin kullanımına açılarak sayının 25’e ulaşması hedefleniyor.

 

 

Avrupa Birliği mali desteği ve Dünya Bankası aracılığıyla İnşaat ve Emlak Dairesi Başkanlığı tarafından yürütülmekte olan Eğitim Altyapısının Güçlendirilmesi Projesi Yerel Bilgilendirme Toplantıları serisinin 14 ve 15.si  İstanbul’da düzenlendi.

Toplantıya Milli eğitim Bakanlığı İnşaat ve Emlak Dairesi Başkanlığı Yapı İşleri Daire Başkanımız Fatih Mehmet ORUÇ, İstanbul Vali Yardımcısı Ahmet Hamdi USTA, Dünya Bankası temsilcisi Ayşe Erkan, AB Türkiye Delegasyonu Mülteciler İçin Mali Yardım Programı – Program Yöneticisi İlhan GÜLTEKİN, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü, çok sayıda yerel idareci ve Proje Uygulama Biriminin katılımıyla gerçekleştirildi.

“Bu coğrafyada hayatı bizimle paylaşan her çocuk bu okullardan faydalanacak”

Konuşmasını yapmak üzere kürsüye gelen Milli Eğitim Bakanlığı İnşaat ve Emlak Dairesi Yapı İşleri Daire Başkanı Fatih Mehmet ORUÇ konuşmasına Avrupa Birliği mali imkânıyla sağlanan 475 milyon Euro’luk kaynakla 220 adet okul yaptıklarını söyleyerek başladı. Ana hedeflerinin eğitim altyapısında oluşan bu baskıyı azaltmak olduğunu söyleyen ORUÇ “Bu coğrafyada hayatı bizimle paylaşan her çocuk bu okullardan faydalanacak. Sadece Suriyeli çocuklar için veya sadece kendi çocuklarımız için okul yapmıyoruz. Eğitime erişim anayasal olarak güvence altına alınmıştır ve her bireyin hakkıdır. Bu projeyi hayata geçirmek istiyoruz” dedi.

Sözlerine devam eden ORUÇ “Okul öncesinde de bir ihtiyacımız var. Halihazırda Avrupa Birliği Komisyonu tarafından onaylanmış 100 milyon Euro’luk okul öncesi eğitim planımız var. Bu hayata geçerse hem temel eğitimde, hem orta okul ve lise düzeyinde hem de okul öncesinde yatırımlarımızı hayata geçirmiş olacağız. Eğitim altyapısı üzerinde oluşan baskının azaltılması bu noktada önem taşıyor. Oluşturduğumuz kapasiteyle ikili eğitim gören okullarımızda, ortalama derslik ve öğrenci sayısı fazla olan okullarımızda kaliteyi artırmak ve bu baskıyı azaltmak istiyoruz” diyerek, fiziki kalitenin artırılmasına önem verdiklerini belirtti.

ORUÇ”Çocuğun sosyal becerilerinin gelişmesi için de görsel tasarım atölyeleri, beden eğitimi salonları, kütüphaneler, laboratuvarlar ile bu alanları artırmayı hedefliyoruz. Teknik kapasitenin artırılması, proje bir öğrenme süreci sunuyor Hem ülke genelinde hem uluslararası anlamda misafir topluluklara, mültecilere yönelik yapılmış en büyük eğitim altyapısı projelerinden birisi. Bu projenin çıktıları hem ülkemiz hem de uluslararası kamuoyunda bir örnek teşkil edecek” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Konuşmasını yapmak üzere kürsüye gelen İstanbul Vali Yardımcısı Ahmet Hamdi USTA Suriyeli mülteci okullaşmasını eğitimin dışında sosyal riskleri de olan bir proje olarak gördüğünü söyledi. USTA ”Bu çocukları alıp sınıflara koyuyorsunuz, onlara eğitim vermenin dışında bir de sisteme entegre edip diğer çocuklar tarafından kabul edilmesini sağlamak çok riskli bir iş. Biz kendi çocuklarımız için bile ancak bu kadar önemseyebilirdik. Kendi çocuklarımız gibi içselleştirdiğimiz noktada bu başarıya ulaşabiliriz. Bu çocuklar ilk geldiğinde projelere başlamadan önce biz işin önemini kavradık ve çalışmalara başladık. İlk planda eğitim öğretim verilemeyeceği ortamlarda biz bu çocuklara geçici eğitimler verip entegre edebilmeye çalıştık. Bu çocuklarımızı sınıflarımıza entegre etmeye başladık sonra. İstanbul’da en büyük sıkıntı çiftli eğitim ve sınıflardaki yoğunluğa rağmen öncelikle bu çocuklarımızı entegre ettik. Burada tam olarak Eğitim Altyapısının Güçlendirilmesi gibi bir proje ortaya çıktı ve bu bizi inanılmaz rahatlatacak bir proje oldu. İl müdürüm de ifade etti, arkadaşlar İstanbul’daki eğitim öğretim problemini halledebilirsek Türkiye’deki problemin çoğunu halledebiliriz. İstanbul her şeyi yapmaya hazır durumdadır” diyerek sözlerini noktaladı.

Kürsüye gelen AB Türkiye Delegasyonu Mülteciler İçin Mali Yardım Programı – Program Yöneticisi İlhan GÜLTEKİN  konuşmasına Avrupa Birliği’nin Türkiye’deki Mülteciler için yaptığı yatırım projelerinden bahsederek başladı. Gültekin “Avrupa Birliği’nin Türkiye’deki mülteciler için mali yardım programı, FRIT diyoruz kısaca. Bu koruma kapsamında toplamda 6 milyar Euro yardım yapılmakta. Bu yardım neden kararlaştırıldı, neden yapılıyor önce ondan bahsetmek istiyorum. 3 milyon kişinin üzerinde sığınmacı var. Tabi bu sığınmacıların Türkiye’ye gelmesiyle birlikte yerelde baskılar oluştu. Eğitim alanında, okullarda çocukları okullara yerleştirmek için ihtiyaçlar doğdu ve bu ihtiyaçlardan dolayı evlerinden uzaklaşıp farklı ülkelere gitmiş Suriyeli vatandaşlar var. 2011 senesinden beri , bu çabalarına yardım etmek için böyle bir destek Avrupa Birliği ve Türkiye arasında imzalanan ortak anlaşmayla kararlaştırıldı” dedi.

Etkinlik İletişim sunumu, soru-cevap bölümü ve hatıra fotoğrafının ardından sonlandı.

Avrupa Birliği mali desteği ve Alman Kalkınma Bankası (KFW) aracılığıyla İnşaat ve Emlak Dairesi Başkanlığı tarafından yürütülmekte olan Kriz Zamanlarında Herkes İçin Eğitim I&II Projeleri Yerel Bilgilendirme Toplantıları serisinin sıradaki adresi Şanlıurfa oldu.

Toplantı Şanlıurfa Vali Yardımcısı Bahadır GÜNEŞ Milli Eğitim Bakanlığı İnşaat ve Emlak Dairesi Başkanlığı Yapı İşleri Daire Başkanı Fatih Mehmet ORUÇ, Alman Kalkınma Bankası Proje Yöneticisi Jülide OĞUZ, AB Türkiye Delegasyonu Mülteciler İçin Mali Yardım Programı – Program Yöneticisi İlhan GÜLTEKİN, Şanlıurfa İl Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri, çok sayıda yerel idareci ve Proje Uygulama Biriminin katılımıyla gerçekleştirildi.

Kürsüdeki yerini alan Milli Eğitim Bakanlığı İnşaat ve Emlak Dairesi Başkanlığı Yapı İşleri Daire Başkanı Fatih Mehmet ORUÇ konuşmasına en fazla öğrenci nüfusunun Şanlıurfa ilimizde olduğunu vurgulayarak başladı.  Sözlerine devam eden ORUÇ “Bizim eğitim altyapısının geliştirilmesi anlamında yaptığımız çalışmaların hepsi, sizin yaptığınız çalışmaların kalitesini artırmak, sizin yükünüzü hafifletmek ve eğitimin daha üst standartlarda hem kendi çocuklarımıza hem Suriyeli çocuklarımıza eğitim hizmetlerinin sağlanması için yaptığımız çalışmalar” dedi.

ORUÇ sözlerini “Bizim yaptığımız aslında işin temeli ama küçük bir kısmı, özverili olan kısmı sizin içinde yer aldığınız kısım. Ben projenin bu yönüyle hem çocukların güvenli geleceğe ulaştırılması anlamında vermiş olduğu katkılardan dolayı, bu tarafın daha önemli olduğunu düşünüyorum” diyerek noktaladı.

“Eğitim ise Türkiye’nin Suriyeli ve diğer mültecilere sunduğu en kıymetli hizmet”

Konuşmasını yapmak üzere kürsüye gelen Alman Kalkınma Bankası Proje Yöneticisi Jülide OĞUZ sözlerine “Türkiye ülkede yaşayan tüm mülteci çocukları okullaştıracağını hedeflediğini belirtti. Avrupa Birliği de Türkiye’nin bu hedefini destekleyeceğini taahhüt etti” diyerek başladı.

OĞUZ ; “ Kriz Zamanlarında Herkes için Eğitim I ve II Projeleri için 325 milyon avro tutarında bir hibe sağladı. Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülmekte olan bu projemiz kapsamında yaklaşık 160 okul inşa edilecek ve 100 bin civarında öğrenci için de kaliteli bir eğitim öğretim ortamı sağlanacak” dedi. Şanlıurfa’nın bu projeden en büyük payı alacak illerden biri olduğunu söyleyen OĞUZ ; “Diliyoruz ki eğitim altyapısını güçlendirecek olan bu projemiz hem Türk hem de Suriyeli çocukların ve gençlerin başarılı bireyler olmalarına ve onlara güzel bir gelecek hazırlamaya katkıda bulunur” diyerek sözlerini sonlandırdı.

AB Türkiye Delegasyonu Mülteciler İçin Mali Yardım Programı – Program Yöneticisi İlhan GÜLTEKİN konuşmasına Avrupa Birliği yardımıyla neden bu programların yapıldığını anltarak başlayan GÜLTEKİN; “Türkiye’de 3,5 milyonun üzerinde Suriyeli sığınmacı var şu anda. Bu sığınmacıları burada misafir eden Türkiye Cumhuriyeti’nin değerli çabaları, emekleri ve özverisi var. Öncelikle buna destek olmak, başka bir ülkeye gelmiş sığınmacıların ihtiyaçları var, bu ihtiyaçları karşılamak. Üçüncüsü de sığınmacıların, geldiği yerleşkedeki nüfusu artırmasıyla birlikte yereldeki toplumun ihtiyaçları da arttı, bu ihtiyaçlara destek vermek”  dedi.

Etkinlik sunumlar, soru – cevap ve hatıra fotoğrafının çektirilmesiyle son buldu.