Avrupa Birliği Mali desteği ve Alman Kalkınma Bankası aracılığıyla Milli Eğitim Bakanlığı İnşaat ve  Emlak Dairesi Başkanlığı tarafından yürütülmekte olan Kriz Zamanlarında Herkes İçin Eğitim I&II Projeleri Yönlendirme Komitesi Toplantısı Ankara’da düzenlendi.

Üst düzey katılımla gerçekleştirilen Yönlendirme Komitesi Toplantısında ; Milli Eğitim Bakanlığı’ndan Bakan Yardımcımız Reha Denemeç, T.C. Cumhurbaşkanlığı Yardımcısı Halil Afşarata, MEB İnşaat ve Emlak Dairesi Başkanımız Özcan DUMAN, AB Türkiye Delegasyonu, FRİT Bölüm Başkanı Emma CLUA VANDELLO, Alman Kalkınma Bankasından(KFW)  Kirk MİLDNER, İnşaat ve Emlak Dairesi Başkanlığı Daire Başkanları ve Proje Uygulama Biriminin katılımıyla gerçekleştirildi.


Yönlendirme Komitesi Toplantısı’nın açılış konuşmasını yapmak için kürsüye gelen Milli Eğitim Bakanlığı İnşaat ve Emlak Dairesi Başkanı Özcan Duman sözlerine ülkemizde yaşamakta olan Suriyelilere değinerek başladı. “Ülkelerinde yaşanan iç karışıklık nedeniyle ülkemize sığınan ve hayatlarını bizlerle aynı çatı altında idame ettirilen Suriyelilerin sayıları azımsanmayacak kadar fazladır. 1,1 milyonu okul çağında olması sebebiyle ; Avrupa Birliği tarafından finanse edilen, Dünya Bankası aracılığıyla Eğitim Altyapısının Güçlendirilmesi Projesi ve Alman Kalkınma Bankası aracılığıyla Kriz Zamanlarında Herkes İçin Eğitim I & II Projeleri hazırlanan hibe anlaşmalarıyla hayata geçirilmiştir”

Duman sözlerine “Avrupa Birliği taahhüt ettiği mali yardımların bir bölümüyle eğitim altyapısının geliştirilmesine destek olmaktadır. Eğitim konusunun Avrupa Birliğinin de öncelikleri arasında sayılması bizler açısından memnuniyet vericidir” diyerek devam etti.

“Sayılardan, ilerleme yüzdelerinden, inşaatlardan ve tüm bürokratik arka planlardan önemli bir şey olduğunu unutmamalıyız, hedef gruplarındaki çocukların gözlerindeki umut.  Türkiye’deki paydaş gruplarımız Suriyeli çocukların kayıp nesil olmasının öne geçilmesi ve sosyal kalkınmasının gerçekleştirilmesi için milli eğitim içerisine entegre edilmesini sağlamaktadır”

İnşaat ve Emlak Dairesi Başkanı DUMAN sözlerini “Çocuklarımızın hayallerini gerçekleştirebilmelerine imkân vermek için elimizi taşın altına koymalı, geleceklerine ışık tutmalıyız. Bu hedef doğrultusunda yanımızda olan sizlere emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum. Katılımlarınızdan dolayı büyük şeref duyuyorum. Yaptığımız okulların bahçelerinde çocuklarımızın koşuşturduğu günleri görmenin ümidiyle projemizi başarıya ulaştırma temennileriyle hepinize saygılarımı sunuyorum”dedi ve sözlerini noktaladı.

 

Konuşmasını yapmak için kürsüdeki yerini alan Avrupa Birliği – Türkiye Delegasyonundan Emma CLUA VANDELLO, Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Reha DENEMEÇ ve T.C. Cumhurbaşkanlığı Yardımcısı Halil AFŞARATA’ nın toplantıda olmasından duyduğu mutluluğu dile getirdi ve “onların burada olmasının taahhüdün ne kadar güçlü olduğunun göstergesidir” diyerek sözlerine başladı.  “Bu yardım kapsamındaki en büyük paketlerimizden birisi bu. Sadece inşaatın kendisi olarak değerlendirmemek lazım ama bunun arkasındaki her şeyi düşündüğümüz zaman, Suriyeli çocuklara eğitim, Türk okullarına erişim imkânı vermek, aynı zamanda öğretmenlerin daha rahat bir ortamda çalışmasını ve personele iyi bir çalışma ortamı sağlamak yerel düzeyde çok önemli. Bu şekilde kaliteli bir eğitim sağlanması mümkün olacaktır. Bu programların ne kadar önemli olduğunun bilincindeyiz ve bunların mümkün olması, ilerlemenin sağlanması ve her şeyin takvime göre yürütülmesi, kaynakların temin edilmesi için elimizden gelin yapıyoruz” dedi.

Çok zorlu bir ortamda yürütülen projelerden bahsettiklerini belirten EMMA CLUA VANDELLO “Hepimiz bu durumun farkındayız, Suriye’de yaşanan bütün gelişmelere rağmen ümit ediyorum ki bir şekilde barışçıl bir çözüme ulaşacağız. Türkiye içerisinde de yine aslında çok sayıda mülteci olduğunu düşündüğümüz zaman, burada sıcak bir durum var. Türk hükümeti bütün dönemi kapsayan önemli faaliyetlerde bulundu. Biz en başından beri bu faaliyetleri destekliyoruz. Hem bu mali destekten önce hem de bu araç ortaya koyulduktan sonra bu desteğe devam ettik. Dolayısıyla bu yılın mart ayından beri Avrupa Konseyi tarafından yaz döneminde 3 milyarlık ikinci dilimin onaylanmasına baktığınız zaman bütün tarafların taahhüdü olduğunu görebilirsiniz. Dolayısıyla mültecilere yardımcı olunuyor. Bu akınla başa çıkmalarına yardımcı olmak için gerekli şeyler yapılıyor ve bu hareketlerin ülkelere bir huzursuzluğa neden olmaması için gerekenlere katkı sağlamaya çalışılıyor. Dolayısıyla mali yardım aracının diğer projelere katkı sağlamaya çalışıyor”

Sözlerine “Burada konuşmacıların sadece projede yapılanlar değil ama genel olarak ihtiyaçlar bakımından genel durum nedir, faaliyetler genel çerçevede nelerdir, bakanlığın kendi başına yaptığı çalışmalar nelerdir, bunlardan da bahsetmeniz faydalı olabilir. Bütün bu faaliyetlerin görünürlüğü de tabi ki önemli. Yapılan bütün bu yoğun çalışmaların, özellikle Özcan Beyin ve çok verimli çalışan ekibinin de yaptığı bütün çalışmaların kamuoyunca görülmesi de önemlidir. Hem delegasyon başkanlığı hem de ilgili kurumlar son dönemde MEB ile yapılan iş birliğinden memnun. Bayram tatilinden önce çalışmalarımız olmuştu. Aynı zamanda önümüzdeki faaliyetlere de katılmayı dört gözle bekliyoruz”  diyen EMMA VANDELLO, son olarak  “2018 okul yılının başlangıcı gerçekten çok önemli bir dönem noktası. Burada şu ana kadar kaydettiklerimizin altını çizmenin de ötesinde masaya yeni şeyler getirebilecek miyiz, bunlara da değinmek önemli olacaktır” dedi ve sözlerini noktaladı.

 

Konuşması yapmak için kürsüdeki yerini alan Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Reha DENEMEÇ “Millî Eğitim Bakanlığı olarak biz şuna bakıyoruz; bu gelen 3,5 milyon insanın yaklaşık üçte biri öğrenim yaşındaki çocuklar ve bildiğim kadarıyla da bu 7 yıllık süre içerisinde Türkiye’de de 200-300 bine yakın yeni bebek doğdu, bunlar büyüyecek. Süre ne kadar uzarsa, bu 7 yıl yaklaşık 2010’un sonunda 2011 başında bu Suriye krizi gündeme geldi dünyanın gündemine, 2-3 yıl içerisinde çözülseydi bu problemleri yaşamayacaktık. Sürenin uzaması demek, gelen insanların kendi ülkelerine dönmelerini de daha güç hale getiriyor. 2011’den 2014’e kadar, hatta 2015’e kadar çok büyük bir problem olmadı, bu insanlar geriye dönme ümidi ile Türkiye’de kaldılar. Ama baktılar ki Suriye’deki savaşın bitmesi daha görünür bir gerçek değil, o zaman geleceklerinin daha refah içerisinde yaşayan bir topluma, Avrupa Birliği ülkelerine döndüler” dedi.

Sözlerine“Bu işin gerçeği. O insanlar da isteyerek Türkiye’ye gelmediler. Gelselerdi 2011’den evvel gelirlerdi ama turizm için geliyorlardı. Ne zaman savaş çıktı, canlarını kaybetme riskiyle karşı karşıya kaldılar, her türlü varlıklarını bırakarak buraya geldiler, ağırlıklı olarak sınır illerde beklediler. Ama baktılar ki problem çözülmüyor, ondan sonra batıya doğru döndüler. Tabi artık 21. yüzyılda dünyanın herhangi bir yerinde olan bir problemi başka bir yere taşınmaması diye bir şey söz konusu değil. Baktığımızda Almanya, Hollanda, Fransa 3-4 bin km uzakta ama bir şekilde Suriye’deki krizin etkilerini onlar da yaşıyorlar. Bu anlamda çıkan bir savaş veya bir krizi sadece o bölgeyle sınırlandırmak veya öyle düşünmek doğru değil. Biraz vakit geçti bunu anlamak için ama sonuçta Avrupalı müttefiklerimiz, Avrupa Birliği’ndeki ülkeler de bunu anladılar ve bu projeleri hayata geçirmeye başladılar” diyerek devam eden DENEMEÇ ;

“Burada önemli olan, elimizdeki kaynağı en verimli şekilde bu insanlar için harcamak, bunun fizibilitesini çok doğru yapmak, projelerimizi zamanında bitirmek ve gelen kaynakla ilgili de proje üretmek. Bununla ilgili uluslararası kurumlarla ve kendi içimizde istişareler yapmak. Sistematiğini kurduktan sonra halledemeyecek bir problemimiz de yok. O anlamda ben umutluyum, önemli olan böyle bir kaynağın var olması, geliyor olması ve bu insanlara hizmet olarak gidiyor olması” diyerek kurumlar arası iş birliğine ve iletişime vurgu yaptı.

DENEMEÇ konuşmasını ; “Kısaca, bu insanların büyük bir kısmı burada kalacak olsa da problemler çözüldükten sonra, bizim Suriyeli kardeşlerimizi toplumumuza de entegre etmemiz lazım. Eğitimiyle, sağlığıyla onların her türlü hizmetlerini karşılayarak. İşin gerçeği, savaş bittikten sonra dönecekler de olacak, dönmeyecekler de olacak. Dönenlerin de kendi ülkelerinde iyi bir şekilde o ülkenin geleceğine katkıda bulunacak bir eğitim almaları, kalacak olanların da Türkiye’de topluma entegre olacak ve Türkiye’ye katkı sunacak birikime sahip olmaları en büyük çabamız olacak. Gelecekte bu insanlardan okuyup dünyanın başka ülkelerine gidecekler de olacaktır. Hatta iyi yetişmiş olanlara birçok ülke kucak açacaktır, özellikle zor şartlarda yetişmiş insanların rekabet şartlarını çok zorladığı ve çok başarılı olduğu bilinen bir gerçek. Bu bizim için de geçerli, başka ülkeler için de geçerli. Önemli olan iyi bir eğitim altyapısına sahip olmak” dedi ve sözlerine noktayı koydu.

 

Konuşmasını yapmak üzere kürsüdeki yerini alan T.C. Cumhurbaşkanlığı Yardımcısı Halil AFŞARATA “Malumunuz elimizde birinci 3 milyar var. Türkiye 30 milyar dolar üzerinde kümülatif harcama yapmış durumda. İkinci 3 milyarın çalışmasını yapıyoruz. Diğer yandan yaptığımız bir çalışmaya göre, Türkiye yılda 10 milyar Euro harcama yapıyor. Bunu değişik platformlarda sayın Cumhurbaşkanımız da kullandı. Dolayısıyla bizim elimizde 3 milyar var, ikinci 3 milyar yeni geldi. Şimdi bunu nasıl harcayacağımızı proje bazında çalışmalarını yapıyoruz ama her halükarda yılda biz 10 milyar Euro zaten harcıyoruz. Dolayısıyla ihtiyaçlarımız bu 3 milyarın çok ötesinde, bunun bilinmesinde fayda var” diyerek konuşmasına başladı.

AFŞARATA Sözlerine “Yine bu sektörel anlamda Millî Eğitim Bakanlığımız toplam fonun 3 milyarın dağıtımı anlamında ilk sosyal koruma en yüksek payı almış, Millî Eğitim Bakanlığının da kümülatif olarak 875 milyon Euro’su var. Bu sadece Millî Eğitim Bakanlığının fonu değil ama uluslararası STK’ları da buna dahil ediyoruz. Bunun son kullanıcısı Millî Eğitim Bakanlığıdır. Yine değişik bir açıdan, bunun 874 milyonun 300 milyonu cari, doğrudan Millî Eğitim Bakanlığımız harcıyor, yatırım da yine World Bank ve KFW kanalıyla 445 milyonun harcandığını varsayıyoruz. Diğerleri de 129 milyon. Yine burada Millî Eğitim Bakanlığımızın 4 projesi var. BM kuruluşlarının 3 projesi var 80 milyon ve yine STK’ların da projeleri burada. Toplamda harcama oranı Millî Eğitim Bakanlığı şu anda eğitim sektöründe 3 milyardan ayrılan fonların üçte birini harcamış gözüküyor. 3 yıldan bahsediyoruz, 3 yıl geçti, Mart 2016’da bu fonlar bize verildi, şu anda 3 yıl dolmak üzere. Maalesef sorun bizde, bu harcama oranını artırmamız gerekiyor” diyerek öz eleştiride bulundu.

Son cümlelerinde FRİT 2 ile ilgili söyleyen AFŞARATA “İkinci 3 milyar iki ay önce onaylandı, teşekkür ediyoruz sizin şahsınıza AB delegasyonuna. Hatta ikinci 3 milyarın 400 milyonluk kısmını yoğun bir çalışmayla Milli Eğitim’e doğrudan aktarmayı da imzaladık. Dolayısıyla bu hafta, ihtiyaç analizi raporu taslak olarak geçen hafta elimize geldi, tüm bakanlıklarımıza dağıttık. Önümüzdeki hafta ihtiyaç analizi doğrultusunda projelendirme sürecine başlayacağız. Bu dönemde de sayın Bakanım desteğinizi bekliyoruz, teşekkür ederim, arz ederim” diyerek sözlerini noktaladı.